ATATÜRK SAMSUN'A ÇIKMADAN ÖNCE NELER YAPTI?
"1919 senesi Mayısının 19'uncu günü Samsun'a çıktım."
Atatürk Nutuk'ta konuşmasına bu cümleyle başlar ve bu tarihten önce yaptığı çalışmalardan bahsetmez. 30 Ekim 1918'de Mondros Mütakeresi'nin imzalanmasının ardından 13 Kasım 1918'de Adana'dan İstanbul'a geldi. Ve 13 Kasım 1918'den 19 Mayıs 1919'a kadar geçen süre zarfında neler yaptığı konusunda Nutuk'ta herhangi bir açıklama yoktur.
13 Kasım 1918'de İstanbul'a gelen Atatürk, burada çeşitli faaliyetlerde bulundu; birçok isimle görüşme gerçekleştirdi. CNN Türk'te Taha Akyol'un sunduğu 'Eğrisi Doğrusu' programına katılan Cumhuriyet gazetesi yazarı Alev Coşkun ve Zaman gazetesi yazarı Mustafa Armağan, Atatürk'ün 6 aylık süre zarfında neler yaptığı konusunda önemli bilgiler verdiler.
Alev Coşkun, Mustafa Kemal'in (13 Kasım 1918'de) İstanbul'a gelişini detaylı bir şekilde anlattı: "Mustafa Kemal, Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra Yedinci Ordu Komutanlığı'ndan Yıldırım Orduları Komutanlığı'na
atanır ve bu görevini ancak 10 gün kadar yapabilir. 10
Kasım'da kendisini İstanbul'a çağırıyorlar ve 13
Kasım'da Haydarpaşa Garı'na geliyor. Yanında başyaveri Cevat Abbas var. Kendisini sadece Doktor Rasim Ferit karşılıyor. Kartal isimli ufak bir askeri motor kendisini beklemektedir. Fakat üç-üç buçuk saat Haydarpaşa Garı'ndan hareket edemiyor. Sebebi şudur, o gün kaderin cilvesi, 55 parçalık müttefik donanması bir şölen disiplini içerisinde Haydarpaşa'nın önünden geçmektedirler. Ve topların ağzı Dolmabahçe'ye doğru uzatılmış, Kız Kulesi'ne doğru
geçiyorlar. Bu bakımdan üç buçuk saat kendisi orada kalıyor."
İstanbul'a gelen Mustafa Kemal Paşa, ilk iş olarak Rauf Orbay'la buluşur. Bu buluşmanın ertesi günü Ahmet İzzet Paşa ile bir görüşme gerçekleştirir. Burada en önemli konu, Ahmet İzzet Paşa ile yeni bir hükümet kurulup kurulmayacağı idi. Ahmet İzzet Paşa'nın kuracağı bu kabinede Mustafa Kemal'in Harbiye Nazırı olması isteniyordu. Mustafa Kemal Paşa'nın da kafasında Harbiye Nazırı olmak vardı.
İstanbul'a gelen Mustafa Kemal Paşa, ilk iş olarak Rauf Orbay'la buluşur. Bu buluşmanın ertesi günü Ahmet İzzet Paşa ile bir görüşme gerçekleştirir. Burada en önemli konu, Ahmet İzzet Paşa ile yeni bir hükümet kurulup kurulmayacağı idi. Ahmet İzzet Paşa'nın kuracağı bu kabinede Mustafa Kemal'in Harbiye Nazırı olması isteniyordu. Mustafa Kemal Paşa'nın da kafasında Harbiye Nazırı olmak vardı.
MUSTAFA
KEMAL'İN HARBİYE NAZIRI OLMAK İÇİN ÇALIŞMALARI
Mustafa Kemal Paşa'nın Harbiye Nazırı olma düşüncesini Alev Alatlı şu sözlerle anlattı: "Eğer Harbiye Nazırı olursa, alacağı önlemlerle vatanın kurtuluşunun gerçekleştirilebileceğine inanıyordu. Ahmet İzzet Paşa daha henüz sadrazam olmadan Vahdettin'e telgraf çeker. Der ki: 'Ahmet İzzet Paşa'nın başkanlığında Fethi Okyar, Tahsin Uzer, Rauf Orbay, İsmail Canbulat, Azmi Bey, Hayri Bey ve ben denizin de dahil olduğu bir kabine kurun.' Bunu söyleyebilme imkanını nereden elde ediyor? Vahdettin'le tanışıklığı. Çünkü Berlin'e beraber gitmişler."
ATATÜRK VE İNGİLİZLER HAKKINDAKİ SÖZLERİ
Mustafa Kemal Paşa, 17 Kasım 1918 tarihli Minber gazetesine şu açıklamaları yaptı: "İngilizler'in, Osmanlı milletinin hürriyetine ve devletimizin istiklaline gösterdikleri hürmet ve insaniyet karşısında yalnız benim değil, bütün Osmanlı milletinin İngilizlerden daha hayırlı bir dost olmayacağı kanaatiyle mütehassis olmaları pek tabiidir."
Bu sözleri Alev Alatlı şu şekilde yorumladı: "Bunun tarihi 17 Kasım. Kendisi 13 Kasım'da gelmiş. 14 Kasım Perşembe günü Sadrazam'ı ziyaret etmişler ve orada karar vermişler. Diyorlar ki, 'biz Ahmet İzzet Paşa'yı devam ettirelim ve Mustafa Kemal'de burada Harbiye Nazırı olsun.' Üçüncü günü, 15 Kasım Cuma günü, Vahdettin'i görmeye gitmiş. Ben bunu bir saygı hareketi olarak görüyorum. Çünkü bir Osmanlı paşası padişahın selamlığına gidiyor. O günden sonra iki gün çok hızlı çalışıyor ve 18'inde mecliste de güven oylaması yapılacak. Güven oylamasından bir gün önce Minber'de bu hareketi yapıyor. Bu hareketin amacı şu, bir taraftan padişahı etkileyecek, bir taraftan da İngilizleri etkileyecek. Farz edelim ki, Tevfik Paşa Kabinesi 18'inde güvenoyu alamadı ve Ahmet İzzet Paşa Kabinesi kuruldu. Ahmet İzzet Paşa Kabinesi kurulduğu zaman kendisi Harbiye Nazırı. Harbiye Nazırı olduğu zaman İngilizler ve padişahtan gelecek etkileri durduruyor. "
Mustafa Kemal Paşa'nın bu sözlerini Taha Akyol, Milliyet gazetesindeki yazısında şu şekilde değerlendirmişti: "Kasım 1919'da Mustafa Kemal İngilizleri öven açıklama yapmıştır, çünkü İstanbul'da iktidarı ele almaya çalışmaktadır. İşgal altındaki İstanbul'da İngilizlerle çatışarak olmazdı bu.
Bu tür sözlerle 'politika' yapmış, bu sayede tutuklanmaktan kurtulmuş, Anadolu'ya geçme imkanını bulmuştur.
İyi ki öyle yapmış.
Kurtuluş Savaşı sürerken Meclis'te İngiltere için 'En alçak düşman' demiştir. Ama bu konuşmayı gizli celsede yapmış, açık bir beyanat vermemiştir. Hatta mesela, Sivas Kongresi'nde bildiriye İngiliz karşıtı sözlerin konulmasına karşı çıkmıştır.
Niçin? Cepheyi genişletmemek, Yunanı olabildiğinde tecrit etmek için! Akıllı bir siyasettir bu."
ATATÜRK'ÜN DİPLOMATİK MÜCADELESİ
Mustafa Armağan, Mustafa Kemal Paşa'nın öncelikli amacının diplomatik yollardan yeni bir Türkiye yaratmak olduğunu belirtti: "Mustafa Kemal'in 1918-1920 aralığındaki çalışmaları diplomatik bir milli mücadeleyi başarma çabasıdır. Yani silaha başvurmadan bunu kabul ettirebilir miyiz, yani Misak'ı Milli'yi tek bir kurşun atılmadan, tek bir vatan evladı ölmeden kabul ettirebilir miyiz düşüncesinde. Onun için siyasete girmek ve siyaset kanalından yeni bir Türkiye oluşturmak gibi bir çabası var."
Mustafa Kemal Paşa'nın Harbiye Nazırı olma düşüncesini Alev Alatlı şu sözlerle anlattı: "Eğer Harbiye Nazırı olursa, alacağı önlemlerle vatanın kurtuluşunun gerçekleştirilebileceğine inanıyordu. Ahmet İzzet Paşa daha henüz sadrazam olmadan Vahdettin'e telgraf çeker. Der ki: 'Ahmet İzzet Paşa'nın başkanlığında Fethi Okyar, Tahsin Uzer, Rauf Orbay, İsmail Canbulat, Azmi Bey, Hayri Bey ve ben denizin de dahil olduğu bir kabine kurun.' Bunu söyleyebilme imkanını nereden elde ediyor? Vahdettin'le tanışıklığı. Çünkü Berlin'e beraber gitmişler."
ATATÜRK VE İNGİLİZLER HAKKINDAKİ SÖZLERİ
Mustafa Kemal Paşa, 17 Kasım 1918 tarihli Minber gazetesine şu açıklamaları yaptı: "İngilizler'in, Osmanlı milletinin hürriyetine ve devletimizin istiklaline gösterdikleri hürmet ve insaniyet karşısında yalnız benim değil, bütün Osmanlı milletinin İngilizlerden daha hayırlı bir dost olmayacağı kanaatiyle mütehassis olmaları pek tabiidir."
Bu sözleri Alev Alatlı şu şekilde yorumladı: "Bunun tarihi 17 Kasım. Kendisi 13 Kasım'da gelmiş. 14 Kasım Perşembe günü Sadrazam'ı ziyaret etmişler ve orada karar vermişler. Diyorlar ki, 'biz Ahmet İzzet Paşa'yı devam ettirelim ve Mustafa Kemal'de burada Harbiye Nazırı olsun.' Üçüncü günü, 15 Kasım Cuma günü, Vahdettin'i görmeye gitmiş. Ben bunu bir saygı hareketi olarak görüyorum. Çünkü bir Osmanlı paşası padişahın selamlığına gidiyor. O günden sonra iki gün çok hızlı çalışıyor ve 18'inde mecliste de güven oylaması yapılacak. Güven oylamasından bir gün önce Minber'de bu hareketi yapıyor. Bu hareketin amacı şu, bir taraftan padişahı etkileyecek, bir taraftan da İngilizleri etkileyecek. Farz edelim ki, Tevfik Paşa Kabinesi 18'inde güvenoyu alamadı ve Ahmet İzzet Paşa Kabinesi kuruldu. Ahmet İzzet Paşa Kabinesi kurulduğu zaman kendisi Harbiye Nazırı. Harbiye Nazırı olduğu zaman İngilizler ve padişahtan gelecek etkileri durduruyor. "
Mustafa Kemal Paşa'nın bu sözlerini Taha Akyol, Milliyet gazetesindeki yazısında şu şekilde değerlendirmişti: "Kasım 1919'da Mustafa Kemal İngilizleri öven açıklama yapmıştır, çünkü İstanbul'da iktidarı ele almaya çalışmaktadır. İşgal altındaki İstanbul'da İngilizlerle çatışarak olmazdı bu.
Bu tür sözlerle 'politika' yapmış, bu sayede tutuklanmaktan kurtulmuş, Anadolu'ya geçme imkanını bulmuştur.
İyi ki öyle yapmış.
Kurtuluş Savaşı sürerken Meclis'te İngiltere için 'En alçak düşman' demiştir. Ama bu konuşmayı gizli celsede yapmış, açık bir beyanat vermemiştir. Hatta mesela, Sivas Kongresi'nde bildiriye İngiliz karşıtı sözlerin konulmasına karşı çıkmıştır.
Niçin? Cepheyi genişletmemek, Yunanı olabildiğinde tecrit etmek için! Akıllı bir siyasettir bu."
ATATÜRK'ÜN DİPLOMATİK MÜCADELESİ
Mustafa Armağan, Mustafa Kemal Paşa'nın öncelikli amacının diplomatik yollardan yeni bir Türkiye yaratmak olduğunu belirtti: "Mustafa Kemal'in 1918-1920 aralığındaki çalışmaları diplomatik bir milli mücadeleyi başarma çabasıdır. Yani silaha başvurmadan bunu kabul ettirebilir miyiz, yani Misak'ı Milli'yi tek bir kurşun atılmadan, tek bir vatan evladı ölmeden kabul ettirebilir miyiz düşüncesinde. Onun için siyasete girmek ve siyaset kanalından yeni bir Türkiye oluşturmak gibi bir çabası var."
Yorumlar
Yorum Gönder